Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Çikolata Yüzünden Seks Manyağı Ol
alıntıdır
Perşembe ve Cuma günü her zamanki gibi geçti, ama aklımın bir köşesinde hep Durmuş ağa vardı. Yaşadıklarım ne zaman aklıma gelse, kendimi garip hissediyordum. Cumartesi günü sabah erkenden kalkıp yapmam gereken işleri hızlıca bitirdim, ancak babam, “Bana bahçede lazımsın!” dedi. O an çok üzüldüm, aklım dere kenarındaydı. Ama mecburen babamla bahçeye gittim. Öğleye doğru babam, “Sen artık eve git!” dedi. Hemen koşarak yola çıktım, eve gitmeden önce dere kenarına indim. Etrafa bakındım kimse yoktu. Tepeye eve doğru giderken ileride Durmuş ağayı gördüm. Hızlıca koşmaya başladım, beni fark edince durdu. Yanına varır varmaz beni kucakladığı gibi dudaklarıma yapıştı. Artık öpüşmeye alışmıştım, deli gibi öpüşüyorduk. Koşmanın ve öpüşmenin etkisi ile nefes nefeseydim.
“Kız nerede kaldın?” diye kaşlarını çatıp sorunca durumu anlattım. Durmuş ağa da, “Bu böyle olmayacak, şöyle tadına vara vara yapmanın bir yolunu bulmalı…” diye söylenirken boynuma öpücükler konduruyor, elleri ile de minik kalçalarımı sıkıp okşuyordu. Sonra, “Vakit epey ilerledi, sen şimdi eve git, ben bir yolunu bulup sürekli elimin altında olmanı sağlayacağım!” deyip beni bıraktı. O an çok moralim bozuldu. Vücudum onunla olmak, sevilmek, okşanmak istiyordu. Evet, Durmuş ağa başarmış, bu yaşımda beni seks bağımlısı yapmıştı. Mecburen eve gittim.
Akşama kadar çocuklarla oynayıp, evde oyalandım. Yazları sıcak olduğunda akşam yemeğinden sonra ailecek bahçede oturur, annemle babam çay içerlerdi. Saat 22:00 gibi de herkes yatardı. O akşam da her zamanki gibi bahçede oturmuştuk. Ben ufak kardeşimle oynarken, babam, “Birileri geliyor!” dedi. Evimiz tepenin üstünde olduğundan yol gözüküyordu, tepenin aşağısından gelen birileri vardı. Biraz sonra Durmuş ağa ile kahyası Mustafa amca bizim evin önünde belirdiler. Babam hemen içeri davet etti onları. Durmuş ağaya pek bir itibar duyardı babam. Çay falan içtiler. Bu sırada Durmuş ağa sürekli beni süzüyordu.
Biraz sonra Durmuş ağa babama, “Ben bu akşam sana bir şey demeye geldim. Biliyorsun mahsül zamanı geldi. Bağda bahçede çalışan adam topluyorum…” dedi. Babam, “Biliyorum Durmuş ağa, ama benim bahçede de iş çok…” dedi. Durmuş ağa, “Biliyorum, senin kız gelip bizim çiflikte çalışsa?” dedi. Babam, “Bilmem ki beyim, Nilüfer pek bir küçük, yapabilir mi ki?” dedi. Durmuş ağa, “Yok, onu ağır işe sokmayacam. Senin kızın okur yazarlığı var. Kasaları yazsa, benimle birlikte bahçeleri dolaşıp, yapılacak işleri yazsa yeter! 50 banknot haftalık veririm, üstünü başını da alırım!” dedi.
O an babamın gözleri parladı. Ozamanlar babamlar haftada bir pazarda sebze meyve satarlar, bu kadar parayı anca kazanırlardı. Ama ne bilsin garip babam kızını Durmuş ağaya sikilmek için verdiğini. Babam teklifi kabul etti. Annem de bu işe pek sevinmişti. Biraz sonra Durmuş ağa ve Mustafa amca müsaade isteyip kalktılar. Durmuş ağa, “Yarın sabah Nilüfer’i alıp kasabaya götüreceğim, üstüne başına birşeyler alacağım!” dedi. Babam da başıyla olur verdi. Yatmadan önce annemle babam bir sürü nasihat verdiler, söyle çalış, böyle yap, terbiyeli ol falan diye.
Sabah erkenden kalktık, annem beni hazırladı. Biraz sonra da Durmuş ağa ile kahyası araba ile evin önüne gelip, beni aldılar. Köy meydanından da çiftliğin iki işçisini alıp, yola çıktık. Kahya mustafa arabayı kullanıyor, ben ve Durmuş ağa arka koltukta oturuyorduk. İşçiler ise arabanın kasasındaydılar. Yol boyunca hiç konulmadık, ama Durmuş ağa ara sıra entarimin üzerinde bacaklarımı, kasıklarımı okşayıp durdu. Bu sırada önü kabarmştı, sürekli gözüme takılıyordu. Kasabaya varınca Durmuş ağa, “Kahya bizi meydanda indir, sen adamlarla gidip işleri hallet, ben de kızın üstüne başına bir şeyler alayım!” dedi.
Biz meydanda indik, araba uzaklaştı. Durmuş ağa, “Benimle gel!” dedikten sonra hızlı hızlı yürüyerek dükkanların olduğu bir sokağa girdi. Durmuş ağa, “Bak sana güzel elbiseler, ayakkabılar alacağım, ne istersen yiyebiliriz, yeter ki beni mutlu et!” dedikten sonra, birkaç dükkandan 2 tane elbise aldık, daha sonra askılı atlet ve küçük külotlardan aldık. İlk kez normal külot ve atletim oluyordu. Oradan bir lokantaya gittik, hayatımda ilkez bu kadar güzel yemekler yedim. Sonra Durmuş ağa, “Hadi bakalım yavrum, işimiz daha bitmedi!” dedikten sonra yürümeye başladık. Ara sokaklardan birinde, iki katlı güzel bir evin önüne geldik. Durmuş ağa etrafa bir bakındıktan sonra, cebinden çıkarttığı anahtarla kapıyı açtı ve birlikte içeri girdik.
Durmuş ağa benim tedirgin gözlerle etrafa baktığımı görünce, “Burası benim kasabadaki evim, kasabaya inince bazen burada kalırım!” dedi. İçerisi bizim evden çok farlıydı. Beraber üst kata çıktık. Çok güzel eşyalarla döşeli, düzenli bir odaya girdik. Durmuş ağa elimizdeki poşetleri bir köşeye bırakıp, çekyata oturdu. “Hadi bakalım küçük meleğim, ne istediysen yaptım, şimdi sen de erkeğini mutlu edeceksin!” dedi. Ben tam yanına gidecekken, “Orada yavaş yavaş soyun, sana öğrettiğim gibi beni azdıracak şeyler söyle!” deyip, ayağındaki pantolonunu dizlerine kadar sıyırdı ve sikini sıvazlamaya başladı. Ben yaşımın verdiği tüm masumiyetle önce üzerimdeki entariyi, sonra da atlet ve donumu çıkardım.
“Hadi bakalım, şimdi yavaş yavaş kendini okşayıp, söylediklerimi yap!” dediğinde minik göğüslerimi, göbeğimi okşamaya, “Seni çok özledim erkeğim, hadi ye amımı, boşalt küçük yosmanı, sikini yemek istiyorum, sikicim benim!” demeye başladım. Durmuş ağa beni çok iyi yetiştirmişti, bu yaşımda tam bir orospuya çevirmişti beni.
Sonra beni yanına çağırıp önünde diz çöktürdü, artık ne yapmam gerektiğini biliyordum. Yarağını gövdesinden iki elimle kavrayıp, emmeye, ucunu yalamaya başladım. Biraz sonra Durmuş ağa da belini yavaş yavaş hareketlendirerek, sikini ağzımda oynatmaya başladı. “Ahh minik yosma, çok iyi yapıyorsun bu işi, ağzın da amın gibi dar ve sıcak, birazdan yara yara sikecem o minik amını!” diye inlemeye başladı. Ben kafamı kaldırıp, “Sikilirken çok canım yanıyor, amım çok sızlıyor!” dedim. Durmuş ağa da, “Merak etme yavrum, sikile sikile alışacak amın! Geçen sefer ilkti, hele bir iki daha ^^^^^^^, iyice bir tadını al, vazgeçemeyeceksin!” diyerek beni cesaretlendirmeye çalışıyordu.
Sonra bir anda beni kaldırıp sırt üstü yatırdı, bacaklarımı omuzlarına alıp üzerime uzandı, minik vücudum altında kayboluverdi. Delirmiş gibi boynumu göğüslerimi öpüyor, kalçalarımı sıkıp okşuyordu. Bu sırada sikinin kafası minik amımın deliğine sürtünüyordu. Amım çok ıslanmış, vücudumu zevk duygusu kaplamaya başlamıştı. Öpüp okşamaya devam ederken, hafif geriye çekilip sikini kavradı ve amıma yüklenmeye başladı. “Ne olur acıtma!” dediğimde dudaklarıma bir öpücük kondurup, “Merak etme, bu sefer seni sike sike boşaltacağım minik yosmam! Kendini sıkma yeter!” dedikten sonra ani bir yüklenme ile yarağının kafasını amıma sokuverdi. Biraz canım yanmıştı, ama ilk seferindeki gibi değildi.
Göğüslerimi okşayıp, dudaktan öpüşürken, yavaş yavaş hareketlerle yarağını ileri geri oynatmaya başladı. Koca sikin her harekette biraz daha içime girdiğini hissedebiliyordum. Bir süre sonra hareketleri hızlanmaya başladı. Amım sızlıyordu, ama müthiş bir zevk dalgasının da vücuduma yayıldığını hissedebiliyordum. Minik kalçalarım avuçlarının içinde kaybolmuş, sürekli sıkıyor, okşuyordu. Göğüslerimi ağzına almış emiyor, yalıyordu ve giderek hızlanmaya başlamıştı. Bir süre sonra Durmuş ağanın kasıklarının amım dudaklarına değdiğini hissettim. Artık amımı gererek içimi dolduran sikin her kıvrımını hissediyordum, nefes alışım hızlanmıştı.
“Dibine kadar geçirdim sana orospu, çok darsın, zor girip çıkıyorum, bu da delirtiyor beni!” diye söylenmeye başlamıştı. Ayaklarımı beline dolmamı sağlayıp, belimden sıkıca kavrayıp tüm gücüyle yüklenmeye başladı. Artık sikini her vuruşunda kasıkları amımın dudaklarını dövüyor, torba gibi taşakları kalçalarıma çarpıyordu. Sikle beraber amımın dudaklarının içime girip çıktığını hissediyordum. “Amın cayır cayır yanıyor minik yosma, kavurdun sikimi!” dediğinde, ayaklarım kasılıp, vücudum yay gibi gerildi, zevkten bayılmak üzereydim, dünyadan kopup gitmiştim, harika bir duyguydu. “Sik beni erkeğimmmm, sikkkkk!” diye haykırmaya başladım. O anı hiç unutamam, ilk kez bir erkeğin altında sikile sikile bulutların üzerine çıkmıştım. Boşalmam oldukça uzun sürdü. Kendimi o kadar kasmışım ki, Durmuş ağa sikini dibine kadar geçirmiş, hareketsiz kalmış, yüzünde bir tebessümle beni seyrediyordu. Sikin başının göbeğimde bir yerlere değdiğini hissedebiliyordum.
Ayaklarımı gevşetmemle Durmuş ağa tekrar seri bir şekilde yarağını amıma geçirmeye başladı. Amım boşalmanın etkisi ile iyice ıslanmış ve gevşeyip açılmıştı, artık daha rahat girip çıkabiliyordu. Bir süre sonra tekrar vücudum zevk dalgasına kapılmaya başladı. Durmuş ağa da, “Ahhh, ohhhhhh!” diye inlemeye başlamıştı. Çok geçmeden, “Al sana amını siktiğim, al orospu, al minik yosma! Boşalacam içine, döllerimle yıkayacam amını!” diyerek, birkaç sert vuruş daha yapıp sikini dibine kadar soktu ve “Ooohhhh!” diye bağırmaya başladı. Yarağının içimde kalp gibi attığını, sıcak sıcak bir şeylerin aktığını hissetmemle, ben de tekrar boşalmaya başladım. Durmuş ağa boynuma göğüslerime küçük öpücükler kondurarak iltifatlarda bulunuyordu. Bu sözleri öyle hoşuma gidiyordu ki, kendimi çok önemli hissediyordum.
Bir süre sonra içimden çıkıp karşıma uzandı. Yaşadığım zevkten küçük vücudum yorgun düşmüş, kendimi kaldıracak gücüm kalmamıştı. Bacaklarım iki tarafa açık, öylece yatıyordum, amım hafif sızlıyordu. Durmuş ağa, “Çok tatlı görünüyorsun, amının küçük deliğinden döllerim süzülüyor!” dediğinde, kafamı kaldırıp bacak arama baktım. İnanılır gibi değildi, deliğim halen biraz açık duruyor, amımın dudakları küçük bir çiçeğin yaprakları gibi iki tarafa açılmış, amımın yanakları şişmiş ve kızarmıştı. Amımdan dışarıya Durmuş ağanın beyaz dölleri hafifçe süzülüyordu.
Biraz dinlendikten sonra kalkıp tuvalette temizlenip, giyinip, evden çıktık.